Etiket arşivi velayet davaları

ileadmin

Velayetin Değiştirilmesi Davası

VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI

Türk Medeni Kanunu’nda, değişen şartlara göre çocuğun menfaati önde tutularak velayetin değiştirilebileceği düzenlenmiştir. Bu sebepledir ki velayet hakkında verilen mahkeme kararları kesin hüküm niteliğinde değildir.

Velayet hakkında elinde bulunduran tarafın şartları değiştiğinde veya çocuğun menfaati arka plana atıldığında ,velayet hakkının gerekleri yerine getirilmediğinde velayet el değiştirebilir. Velayet hakkının el değiştirmesi hakim kararıyla mümkün olmaktadır.

Velayetin el değiştirmesi için velayet hakkı kendi olmayan taraf, çocuğun menfaatlerinin zarar gördüğünü , velayet hakkının gereği gibi kullanılmadığı , velayeti elinde tutan tarafın çocukla ilgilenmediği veya çocuğa kötü baktığını-davrandığını öne sürerek velayetin değiştirilmesi davası açabilir. Velayetin değiştirilmesi davalarında görevli mahkeme aile mahkemeleridir.

Türk Medeni Kanunu’nda velayetin değiştirilmesi davası açılabilmesi için belirli şartlar sayılmıştır. Bunlar şu şekildedir.

  • Velayeti elinde bulunduran tarafın bir başka kişi ile evlenmesi
  • Velayeti elinde bulunduran tarafın başka bir yere gitmesi
  • Velayeti elinde bulunduran tarafın ölmesi , cezaevine girmesi, alkol tedavisi görmesi, bitkisel hayata girmesi gibi durumlarda diğer eş velayetin değiştirilmesi talep edebilir.

Velayetin kaldırılması durumunda ise yine velayeti elinde bulunduran tarafın çocuğun menfaatlerini gözetmemesi, çocuğun eğitimi ile ilgilenmemesi, velayetin gereklerini yerine getirmemesi gibi durumlarda velayetin kaldırılmasını talep edebilir. Ancak hakim herhangi bir ilgilinin talebi olmasa da gerekli gördüğü durumlarda velayeti kendiliğinden kaldırılabilir. Ancak velayetin kaldırılması çocuk üzerindeki sorumluluk ve nafaka yükümlülüğünü kaldırmaz.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2003/2-513 E.  2003/521 K. ve  1.10.2003 tarihli kararında ;

”…Ortak çocuk “annemin yanında daha rahatım, annemin yanında kalmak istiyorum” demiş. Çocuk 1989 doğumludur. Nerede kalması gerektiğini idrak edecek yaştadır. Velayetin düzenlenmesinde çocuğun ruhsal yönden rahat olacağı ortamı esas alınır. Babanın anneyi sık sık ve en son sokak ortasında dövdüğü tartışmasızdır.

Babanın bu davranışı çocuğun ruhsal yapısını etkilemiştir. Bu etkilenme nedeniyle anne yanında kalmak istemektedir. Velayetin düzenlenmesinde çocuğun bu arzusunun dikkate alınması gerekir. Çocuk için anne yanında kalması o ortamda yetişmesi ruhsal yönden gelişmesine olumlu yönde etkileyecektir. Velayetin anaya verilmesi gerekir. Bu yönün ilk incelemede gözden kaçtığı ve hükmün onandığı anlaşılmakta, davacının karar düzeltme isteğinin kabulüne ve hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir…. ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

….tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda onaylanarak 02 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe giren ve Türkiye Cumhuriyeti’nce de kabul edilip, 27 Ocak 1995 gün ve 22184 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin “Taraf Devletler, görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkını bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmek suretiyle tanırlar. Bu amaçla, çocuğu etkileyen herhangi bir adli veya idari kovuşturmada çocuğun ya doğrudan doğruya veya bir temsilci ya da uygun bir makam yoluyla dinlenilmesi fırsatı, ulusal yasanın usule ilişkin kurallarına uygun olarak çocuğa, özellikle sağlanacaktır.” Hükmünü içeren 12. maddesi kapsamı da nazara alınarak velayeti düzenlenen çocuğun kendisini ilgilendiren velayetin anneye verilmesi isteğini ortaya koyan açık beyanına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

velayet kararlarında çocukların ruhsal durumlarının önemi ve çocuğun isteklerinin ön plana alındığı menfaatlerinin önce tutulduğu vurgulanmıştır.